Sayfalar

Dil ve Gelişimi

DİL: Dil insanların düşüncelerini, isteklerini, duygularını, tutumlarını, inançlarını, değer yargılarını, algılanan ve yaşanan olaylarla ilgili bilgileri, en genel anlamda kültür birikiminin aktarılmasında kullandığı, simgelerden oluşan dizgisel bir sistemdir. Yani biz insanlar toplum içerisinde ses ve anlam yönünde ortak olan öğeler kullanarak birbirimizle iletişim kurarız. Bu öğeleri kullanabilme becerisine dil becerisi denmektedir. Dil hayatta temel bağlarımızdan biridir.

İLETİŞİM: İletişim, uygun bir aracın kullanılmasıyla ve bu aracın aktarılabileceği bir yolla hedefteki bireye, kişinin kendi tasarladığı düşüncenin izdüşümünü oluşturma girişimi ve çabasıdır.

DİL GELİŞİMİ: Dil gelişimi genel olarak dört aşamadan oluşmaktadır.

1.    İşitmek
2.    Dinlemek
3.    Anlamak
4.    Konuşmak



Yıldız Teknik Üniversitesi

Tarihçe

Vilayet nafia idarelerinin "fen memuru" (eski adıyla kondüktör, yeni adıyla tekniker) gereksinimlerini karşılamak amacıyla 1911'de Kondüktör Mekteb-i Alisi adıyla, Paris'teki "Ecol de Conducteur"ün müfredat programı esas alınarak Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı bir okul kurulmuş ve okula öğrenci kaydına 22 Ağustos 1911'de başlanmıştır.

1922 'de okulun adı Nafia Fen Mektebi'ne dönüştürülmüş, öğrenim süresi 1926'da 2.5 yıla ve 1931'de 3 yıla çıkarılmıştır.

Türkiye'de imar işlerinin ve teknik hizmetlerin artması nedeniyle Fen memurları ile yüksek mühendisler arasında oluşan Türkiye'de imar işlerinin ve teknik hizmetlerin artması nedeniyle oluşan boşluğu doldurmak amacıyla 19 Aralık 1936 tarihinde yayımlanan ve 1 Haziran 1937 tarihinde yürürlüğe giren 3074 sayılı Yasa ile Nafia Fen Mektebi lağvedilerek yerine Teknik Okul kurulmuştur. 2 yıllık Fen memuru ve 4 yıllık mühendislik bölümleri olan okula Yıldız Sarayı müştemilatından, bugün de kullanılmakta olan binalar tahsis edilmiş ve buraya taşınılmıştır.



Soğuk Savaş Dönemi - Süper Güçlerin Hakimiyet Kavgası / Cemal ACAR

Kitabın Adı Soğuk Savaş Dönemi-Süper Güçlerin Hakimiyet Kavgası
Kitabın Yazarı Cemal ACAR
Yayınevi ve Adresi Mm Yayıncılık, Ankara
Basım Yılı 1991

KİTABIN ÖZETİ

Kitap özellikle, dünyanın iki büyük gücünün İkinci Dünya Savaşı süresince müttefik olarak aynı saflarda savaşmasını ve savaşın sona ermesi ile yolların ayrılması ve böylece dünyada soğuk savaş döneminin başlamasını ve bu dönemin etkilerini ortaya koymaktadır.

Kitap öncelikle İkinci Dünya Savaşı sonucunda süper güç olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya'nın bir hakimiyet ve rekabet kavgasına sürüklenişini soğuk savaş kavramı temelinde analiz etmektedir.



Dünyamızı saran hassas denge

Kâinata nereden bakarsak bakalım, onda harika bir nizamın olduğunu görüyoruz. Rüzgârların yağmur yüklü bulutları karalara taşımasından, Ay'ın Dünya'mızı geceleri bir kandil gibi aydınlatmasına ve Dünya'mızın Güneş etrafındaki harikulâde bir hızla dönüşüne kadar (saatte ortalama 110.000 km) her şey bu mükemmel dengenin bir ifadesidir. Bu denge ve sistemler aralarındaki münasebetler dikkate alınarak incelendiğinde, hepsinin insanoğlunun hizmetine sunulduğu anlaşılacaktır. Öyle bir lütuf ki; ikamet edeceğimiz evin elektrik, su, telefon ve ısınma için gerekli sistemlerini henüz inşaat safhasındayken ayarladığımız gibi, yeryüzü de insanoğlunun bütün ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, daha yeryüzüne ayak basmasından önce hazırlanmıştır.
Yağmur damlalarının boyutlarından tutun da ağaçların uzunluklarına, rüzgârın hızına ve yerçekim kuvvetinin vücudumuzla olan ahengine kadar her şey, yeryüzünün insan için yaratıldığını gösteriyor. İnsanoğlu dışındaki varlıklar ele alındığında, bundan farklı bir manzara ile karşılaşmayız. Nitekim her defasında onlarcasını yediğimiz halde göldeki balıklar hâlâ oltamıza takılmakta, süt, et ve derisinden faydalandığımız hayvanlar bir kere olsun isyan etmemektedir. Yine hava ve su küredeki pek çok mucizevî faydalar yanında, dünyamızın taşküresini meydana getiren bütün kayaçlar incelendiğinde, her birinin çeşitli enerji kaynağı ve maden olarak insanın hizmetinde olduğu görülecektir. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Her şeyden belli bir şekilde istifade edebilme potansiyeli açısından, şuurlu tek varlık insandır.


Bilim tarihi

Astronomi Tarihi

Ortaçağ

Çeviriler yoluyla Yunanlılardan alınan bilimlerden birisi de astronomidir. İslâm Dünyası'nda astronomi, Aristoteles'in bilim anlayışının etkisi ile matematiğin bir dalı olarak benimsenmiş ve bu nedenle Güneş, Ay ve diğer beş gezegen ile yıldızlara ilişkin gözlem verileri, hareketli geometrik düzeneklerle anlamlandırılmaya çalışılmıştır.

İslâm Dünyası'nda astronomlar, birbirleriyle bağlantılı olan iki tür etkinlik üzerinde yoğunlaşmışlardır: Hem gözlem aletleriyle gökyüzünü gözlemlemişler hem de gözlem verilerini hareketli geometrik düzeneklerle anlamlandırmaya çalışmışlardır. Bunlardan ilki, gözlemsel astronominin alanına girmektedir ve bu konuda İslâm astronomları, belki de gözleme daha yatkın olan bilim anlayışlarının bir sonucu olarak Yunanlılardan daha derin izler bırakmışlardır.

İlk gözlemevleri onlar tarafından kurulmuş, gözlemlerin dakikliğini arttırmak için yeni gözlem araçları ve gözlem teknikleri geliştirilmiştir; hatta bu amaçla, açıların ölçümünde kirişler yerine yeni bulunan trigonometrik fonksiyonlar kullanılmaya başlanmıştır. Ancak kuramsal astronominin alanına giren ikinci etkinlikte, aynı ölçüde başarılı olduklarını söylemek olanaksızdır.